Seishun 18 ile yolculuk #4 :Osaka, Busan

Çoook uzun zamandır yazamıyorum. Sınavlardı, stajdı derken. Ama sonunda mezun olmuş biri olarak dönüş yapıyorum yazılara.

Seishun 18 yolculuğun son ayağını yazmak istiyorum artık. Başlıkta Osaka dedim ama Osaka’yı bu yazımda tanıtmayacağım. Çünkü Bebil ve Yibible yurtta duruğ tıkınmak, içmek, bi şeyler izlemek dışında -ki Gintama’nın 2. filmine gitmiştik beraber :’)- hiçbir şey yapmadık. Zaten azıcık kalan paramızı Kore’ye saklıyorduk. Osaka’yı gezmeli yazılar başka zamana kalsın.IMG_20180818_121851.jpg

Sabahtan havaalanına gidip won aldık Bebil ve Yibible. Yenle olunca hesaplaması basit oluyor. 100yen hemen hemen on bin won ettiği için. Neyse uçağımıza bindik ve ilk durağımız olan Busan’a vardık.

Otelimize giden otobüsü bulmak için bayağı bi zorlandık çünkü hatırladığım kadarıyla yerlerin adının okunuşları yazmıyordu, her şey Hangul. Elimizdeki bilgilerle harfleri karşılaştırarak, Bebil’in az biraz hatırladığı bilgisine de dayanarak atladık bir otobüse. Ödeme sistemini de bilmiyoruz kart mı para mı. Bi süre gözlem yaptık yine anlamadık fdfj sonra şoför amcayla  two people three people diye diye tarzanca anlaştık, doğru yerde de indik. Otele yerleşip dışarı fırladık hemen yemek yiyecek yer aramaya.

O kadar çok dolandık ettik ama bir türlü karar veremeyince, nerde ne nasıl ne kadardır bilemeyince bir avmye girdik ve ben sonunda jajangmyeon yedim. Fena değil.

Sonra yine dolaşmaya devam ettik ayaklarımız acıyana kadar. Pasajlarda 10 tur attık resmen. Kore sokak yemekleri konusunda aşmış yaa. Ama hiçbirini yemedik :’D Sonra alırız dedik ve sonra geldiğinde alacak paramız kalmamıştı. Neyse…

Sonra tekrar acıktık tabi ama fiyatların nasıl olduğunu bilmediğimizden ve Japonya’dakinden farklı olarak dışarda ya menü yok ya da menülerde fiyat yazmıyor olduğundan ne dolandık ne dolandık. Zaten paramız az. Her dükkan önünde duruşumuzda da amcalar teyzeler yalvarıyor ki içeri girelim diye ama Korece :DEn son pes edip bir restorana girdik. Kore’de yemek yediğimiz en iyi ortam oldu.

Şöyle ki, Japonya’da kendin pişir-ye ortamlarında garsonlar size sistemi anlatır, ilk defa gittiğiniz bi yerse ne nasıl yenir o bile açıklanır. Burda hiç öyle bi şey olmadı. Genellemek istemiyorum hepi topu 5 gün kaldık zaten. Burda diyelim. Biz de kafamıza göre 3 samgyeopsal (fotodaki domuz etleri) ve 3 de soju (Kore içkisi) söyledik. Etler geldi, lök diye koyduk ızgaraya. Sonra bize küçük tabaklarda bir sürü şey getirdiler ve biterse bardan istediğimiz kadar alabileceğimizi söylediler çat pat ingilizce bilen garsonlar. Allah dedik ne biçim de hesap gelecek şimdi. O yüzden tadını çıkarmaya baktık ve etlerin pişmesini beklerken fark ettik ki kenarda duran patronumsu bir çalışan bize dik dik bakıp duruyor. Sonra dayanamadı geldi, eline makas aldı ve etleri “böyle yapacaksınız” mimikleri eşliğinde kesmeye başladı fslkdjsdjf Teşekkür ettik, cahilliğimize güldük. Sonra afiyetle yedik içtik ve Japonya’da mümkün olmayan bi ücret ödedik, 800yene denk geliyordu.

Keyifle çıktık ama gece daha yeni başlıyordu.Çünkü sokaklar şöyle idi:IMG_20180818_194829.jpg

E dedik bir de bu seyyar restoranlara oturalım. Ve tatlış bir teyzenin yemek hazırladığı bir yere oturduk. 3 tane soju aldık yine ama işaret dili ile yanına yemek de almamız gerektiğini söyledi. Bu konuya daha sonra geleceğim yine, çünkü Kore’de “sadece içmek istiyoruz” ortamını bi türlü yaşayamadık, bilmiyorum her yer mi öyle ama tıka basa yemek almak zorunda bırakıldık hep flsdfjsdf

Neyse bi tane yemek seçtikten sonra yanımızda oturan 2 amca 1 teyze ile tamamen dizi korecesi ve onların çat pat söylediği ingilizce ile bir muhabbet bir muhabbet. Gerçekten nasıl mükemmel anlaştık hala algılayamıyorum. Onlar önümüzü donattı da donattı. Teyze kendi çubuğuyla hepimize şu ayakları hala oynuyor olan ahtapotlardan bile yedirdi. Bi ara gitti dondurma aldı onu tattırdı. Bi yandan da tezgahın sahibi teyzeye çocuklara şundan da ver falan yapıyolar. Hatta bi şey söylediler bizim için, tezgahçı teyze kalmadı o diyip önlüğünü çıkardı markete almaya gitti, neydi o hatırlamıyorum bile. Bu arada oturduğumuz yerin adı “18” idi ve korecede 18’in telaffuzu ile çok sevdiğim bir küfür birbirine çok benziyor. Sakın karıştırmayın dedikten sonra iş daha da içinden çıkılmaz hal aldı “yabancılar küfrediyor zaaa” gibi bir ortama döndü. Yanımızdaki teyze, yanındaki adamla 10 yıldır beraber olduklarını ama hala evlilik teklifi almadığını falan söyledi. Ay biz bunları nasıl anladık nece konuştuk acaba flsdkjf Teyze ve amcalardan sonra bir de genç beyler serisi geldi. Onlarla da naıl olduysa kanka olduk iyi mi. Neyse efenim Kore’de geçirdiğimiz en güzel gecenin müthiş fotoğrafları aşağıdaki gibidir.

Ertesi gün ise Haeundae sahiline gitme planımız vardı. O kadar güzel caddelerden yürüdük ki aşık oldum adeta. Sonra karpuzlu içeceğe özendik aldık, büyük ihtimalle kazıklandık. Bütün sahil eğlencemiz boyunca elimizde karpuzla dolanmak zorunda kaldık lsdkjsdf Dizlerimize kadar bi denize girdik Bebille şöyle. Manzaranın tadını çıkardık. Akşam da adını unuttuğum köprüyü -Haeundae köprüsü mü yoksa- izleyip nedense belli bir yere kadar yürüyerek dönmeye karar verdik.

Ne kadar zekiyiz ki internetimiz falan da yok, yolları doğru düzgün bilmiyoruz, deli gibi otobanlardan falan geçiyoruz. Çok şükür ki kilometreler sonra bi yerde artık otobüs mü metro mu hatırlamıyorum binebildik ve kendi mekanımıza vardık. Orda da yine seyyar restoranlardan birinde ddukbokki aldık.

20180819_111951_0.jpg

O sakızımsı mochi kıvamı ve acı sosuyla adeta bir cennet yemek! Afiyetle tükettik. Fakat burda ciddi anlamda kazıklandığımızı düşünüyorum. Bilmiyorum Kore’de böyle olaylar oluyor mu ama? Yediğimiz azıcık şey için baya ödedik. Ki, fiyatı ingilizce bile söylemiyolar. Altı üstü van tu tirii diceksin ablam yani ya da elinde göster de mi. Fiyat söyleyip suratımıza bakılınca biz de elimizdeki en büyük parayı verdik azıcık bi para üstü aldık. İçime oturdu yani. Bi daha gidersem darlıcam tüm Korelileri, hadi bu acemiliğimize denk geldi.

Busan’daki son günümüze gelmek isterdim ama çok yoruldum ve gerçekten son günümüzde yaşadıklarımızı düşününce aşırı bunaldım fskdjlsdjf neler neler gelmişti başımıza ya of, yok yazamıcam şu an. Bir sonraki yazıda görüşmek üzere.

Leave a comment